Tükendi
Gelince Haber VerGamsız ve tasasız bir hızla ilerleyen tren, kimi zaman tünellerin
karanlığına süzülüyor, kimi zaman gün ışığına çıkıp güneşin pırıltılarını
selamlıyordu. Oysa bilemezdi, içindeki yolcuların her birinin yüreğinde
taşıdığı karmaşayı, umutsuzluğu, hayata tutunma çabasını? Kalabalık
vagonlarda insanlar yan yana oturmuştu; kimi ayağındaki çarığı yastık
yapıp uzanmış, kimi pencere kenarına yaslanıp hızla akıp giden
manzaraları yakalamaya çalışıyordu. Çocuk sesleriyle dolan hava, bir
anda yetişkinlerin suskunluğuna karışıyor; solgun yüzler, çatık kaşların
altındaki endişeli bakışlar, sessizce trenin demir duvarlarına siniyordu.
Her biri, düşüncelerini ve düşlerini kara trene yüklemişti-belki de
varacakları yerden çok, geride bıraktıklarıyla yol alıyorlardı.'
İnsanın içsel yolculuğunu bir trenin ray sesleriyle birleştiren bu
güçlü anlatı, Suzan Kuyumcu'nun kaleminden üçüncü kez okurlarla
buluşuyor.
Her kelimesi yeniden, her sayfası bir kez daha dokunuyor yüreğe.
(Tanıtım Bülteninden)