Tükendi
Gelince Haber VerO gün vardiyamın bitmesine az bir zaman kalmıştı ki, kafenin karşısında, yaklaşık iki metre boylarında dev gibi bir adamın bağırıp çağırdığını fark ettim. Seslerden anladığım kadarıyla Rus’tu. Tartışmanın bir yerinde, bilet gişesinin o küçük deliğinden ellerini içeri soktu ve bilet satan adamı tutup iki kere cama vurdu. Daha sonra, çöp konteynerine bırakılan bir çöp poşeti gibi bıraktıktan sonra kılık kıyafetini düzeltti, yerdeki yarı açık valizini kapattı, peşinden sürüklemeye başladı ve yüksek sesle söylene söylene gelip bizim kafenin ortasındaki bir masaya oturdu.
Kafedeki herkes gibi ben de tedirgin olmuştum. Hem ona dikkat ediyorduk hem de yokmuş gibi davranıyorduk. Bir süre sonra valizinden bir bira çıkardı, bacak bacak üstüne attı ve birasını açtı. Bir yudum alıp masaya bıraktı. Bir yandan da tehditkâr gözlerle çevresini kontrol ediyordu.
Bir süre sonra vardiya amirim beni çağırdı ve “Git söyle,” dedi, “burada alkol alması yasak.”
“Neden ben söylüyorum? Başkası söylesin,” dedim.
“Ama sen İngilizce biliyorsun,” dedi. “Bugün salon görevi de sende.”
“Ama o Rus,” dedim. “İngilizce bilmiyordur büyük ihtimalle.”
Bir süre amirimle öylece bakıştık. Sonra vazgeçtim ona laf anlatmaktan. Dediği şeyi yapacaktım!
Tedirgindim, çünkü adam kış uykusundan uyanmış; bu yüzden tadı kaçmış, aç ve sinirli, iri boz bir ayı gibi saldırgan ve tehditkârdı. Muhteşem talihim yine her zamanki gibi yüzüme güldüğü için, o da bir şekilde gelip beni bulmuştu.
Acaba önce bir kahve mi ikram etsem, diye düşündüm. İyi niyetli olduğumu hissettirmek için.
“Bir espresso ha, bayım, ne dersiniz? Size iyi gelecektir. İkram ediyoruz. It’s on me!”
Sonra da, önemsiz bir ayrıntıymış gibi,
“Burada alkol almak yasak, şefim bana kızar,” diyecektim ve bayağı sırıtacaktım.
Bir ara bir sohbet sırasında, “Ruslar çok kavgacıdır ama polisten çok korkarlar,” denildiğini duymuştum. Şimdi bütün hayatım sanki bu kıytırık bilgiye kalmış gibiydi.
“Ah,” diyordum kendi kendime, “keşke Rusça öğrenip kızlarını tavlamaya çalışacağıma, haklarında daha gerçekçi bilgiler edinseymişim.”
Masanın önüne gittim, kararlı görünmeye çalışarak, biraz da eğildim ve dedim ki:
“Bayım, burada içki içmek yasak!”